BİR YERDE DEVRİM KOMÜNİZM BAŞKA YERDE DEVRİM DEMOKRASİ Mİ

Bir canlının öldürülüp – öldürülmediğinin değil de hangi silahla ve nasıl öldürüldüğünün önemli olduğu bir dünyada yaşıyoruz artık!
En önemlisi de bu zihin türündeki ve algı kapasitesindeki bir dünyaya modern diyoruz!
Böylesi sakat bir insanlık ve zihin seviyesinden anlayış, basiret, feraset ve isabet beklenebilir mi? 
O yüzden günümüzde uzak denilenlerin yakın, katı denilen şeylerin sıvı kabul edilmesi gerektiğini; yine bunların hastalık dediklerinin de aslında sağlık olduğunu anlamak hiç de zor değil!
***
Ülkemizde, “Gebeyi tekme ile doğurtmaktır” diyerek her türlü devrime şiddetle karşı çıkılırken, komünizme bile en çok devrimci ruhu dolayısı ile nefret dolu bir alerji duyulurken Suriye’deki silahlı devrim teşebbüsüne hep birlikte sıcak ve şefkatle baktık!
Gelinen noktadan; başta tüm dünya olmak üzere ülkece hepimiz sorumluyuz! Sorumlu değiliz dememiz sorumlu olmadığımıza delil olamaz! Sadece kendimizi aldatmak olur!
Toplumların değişmesi, siyasi yapıların dönüşmesi için zamana, olgunlaşmaya, bunun için de en başta insan kumaşının gelişmesine ihtiyaç olduğunu görmek istemedik! 
Peygamberimiz ta asırlar öncesinden müthiş bir sosyolojik tespit yaparak, “Nasılsanız öyle idare edilirsiniz” demiş, bu bilimsel gerçeği asırlar öncesinden görmüştür. Görmek için çoğumuzun zannettiği gibi anlı – şanlı diplomalar değil; iyi niyet, basiret ve feraset gerekir!
Yani insanlar ve toplum hangi yapıda – anlayışta ve seviyede ise ona göre idare edilirler demiştir!
Bizler ise, “Halk, toplum, insanlar nasıl olursa olsun bunun hiçbir önemi yoktur; mutlaka ama mutlaka bizim istediğimiz gibi idare olunmalı, bu yolda gerekirse silahlı bir devrim bile yapılmalı” demiş olduk böylece!
Böylece hem kendi kendimizle çeliştik!
Hem peygamberi buyruklara hem de sosyolojik olgulara ters düştük. 
Hem çifte standartlı yaklaşmış olduk! 
***
Son yıllarda, “Seçimle başa gelemeyen despottur” gibi bir algı inşa edilmeye çalışılıyor zihinlerde. Bir ülkede seçimle gelmeyen bir idarecinin başta bulunması o ülkenin despotlukla ve zulümle idare edildiği anlamına gelmez! Baştaki kişinin oraya nasıl geldiği bir yönetim şeklini gösterir sadece! Bu bir yönetim usulüdür! Oysa seçimle başa gelmediği halde demokratik ve adil yöneten nice kişi olmuştur tarihte. Yine seçimle başa gelip de zalimleşenler de mevcuttur. Hitler bunun en güzel örneğidir. 
Sözgelimi Suriye’de despot bir idareyle yönetiliyor diye silahlı kalkışmayı bile meşru görenlerin / gösterenlerin S. Arabistan vb. ülkeler için tek bir söz söylememeleri çok manidar!
Başta ne demiştim:
Bir canlının öldürülüp – öldürülmediğini değil de hangi silahla ve nasıl öldürüldüğünü önemseyen bir dünyadan meselelere makul bir anlayışla ve meşru bir usulle yaklaşmasını beklemek zaten doğru değildir.

izzetgullu

Psikolog

Bir yanıt yazın