Psikiyatri Lobisinin Yeni “Ağ”ı

Bu günlerde kapitalist psikiyatri lobisi yeni “ağı” olan DSM – 5 ‘i piyasaya sürüyor!

Yanlış duymadınız: “Ağ” dedim, evet…

DSM – 5 ağ, içindeki çeşit çeşit “hastalıklar” da yem…

Bunu yiyen bizler de balık pardon “hasta” olacağız!

Tabi ki yersek!

“Peki, yer miyiz” diye soruyorsunuz, biliyorum!

Bence, yeriz!

Hem de afiyetle… Çünkü kıyısından bucağından da olsa “bilimsel” denilen her şeye aşığızdır.

İnsan aşığının elinden zehir olsa yer!

Malum, ağ; “Balık vb. şeyleri yakalamak için kurulan tuzak” demektir.

DSM – 5 de ağ. Sonuçta, “yeni hastalar” yakalayacak!

DSM – 3’den, 4′ ten falan kaçanların çok azı başarabilecek; bu yeni ağdan kurtulabilmeyi! Çünkü bu yeni ağın hacmi iyice genişletildi. Buna mukabil delikleri ise epeyce daraltıldı.

MÜJDE

Evet müjde…

Her şerli şeyin bile en azından bir hayırlı yanı vardır. Mesela, “Yeni doğan sabaha bile inanma. Çünkü ardında gece saklıdır” veciz sözü gündemdeki “Muhteşem Yüzyıl” filminin iyi tarafıdır! O sebeple bu işin de iyi bir tarafı mevcut haliyle…

Artık toplumlarda ruh hastası olmayan çok az kişi kalacak! Haliyle, bundan böyle kimse kimseye psikiyatriye gittiği için “deli” falan diyemeyecek! Çünkü modern psikiyatri sayesinde herkes iyi – kötü, az – çok “hastalık” ortak noktasında eşitlenecek. Bu hususta kimsenin kimseden pek bir farkı kalmayacak yani! İşin en güzel tarafı bu!

MODERN BİREY MANTIĞI

Hikâye midir yoksa gerçek mi pek bilinmez. Lakin hep anlatılır: Bir ilimizde parkta kızla oğlan aleni olarak öpüşür. Bu manzaraya garipseyerek bakan orta yaşlı adama yaşlı teyze, “Bakma oğlum, ayıp” der. Yapılan değil, bakmak ayıp…

Garip bakış açısı garip sorunlar doğurur. Günümüzde her sineyi az – çok sarmış bulunan bu yeni moda “modern” birey mantığının yol açtığı en yaman dert şüphesiz ki Stockholm Sendromudur! Yani iğfalcisine saygı duyma, hatta hayran olma… Ve hatta aşık olma ile karakterize bir sendrom…

O sebeple günümüzde mağdurları iğfalcisine karşı ikaz etmek – uyarmak adeta imkânsızdır! Dediğim gibi, modern dünyada ruhlar büyük ölçüde iğfalcisine aşıktır! Bu arada iğfal etmek sözlükte zor kullanmadan, gaflete düşürerek, hile ile istediğini elde etmek manalarına gelir.

Ruhunu bu tip bir mantıkla inşa ettiğinden modern birey acıyı sever. Haliyle acı çektireni de…

İşte bu sebeple modern insanın artık gönlü bile kaçanı kovalar; adam gibi adam olanı, gerçek manada insan olanı değil…

Dolayısı ile modern insan ikaz edip uyaranı değil; kendisine çeşit çeşit hastalık gömlekleri biçeni tercih edecek yine!

SONUÇ

DSM -5, olta, ağ vs… Hepsi bir hoş hikaye…. Bizim çabamız kulaklarda hoş bir sada olarak kalacak…

Lakin kuldan bir beklentimiz yok!

Şükürler olsun ki çabamız “kul bilsin” çabası değil!

Çabamız sadece ve sadece, “İyilik yap, at denize…” çabası.

Evet, denize…

Birileri DSM 3, 4, 5 gibi daha nice seri oltalar / ağlar yapıp atacaklar denize; birileri de bizim gibi çaba, mücadele iyilikleri yapıp onları bırakacak aynı suyun karanlık derinliklerine…

İyiliklerle kötülükler, faydalı olanlarla zarar verenler dünyada; ağ ile insani değerler de denizin dibinde devam edecek; ezelden beri süregelen kadim boğuşmasına!

Bu böyle kıyamete dek sürüp gidecek… Zaten MAYA takvimine göre kıyamete de pek bir şey kalmadı!

Anılan mücadele bugün başlamadı ki yarın sona ersin!

izzetgullu

Psikolog

Bir yanıt yazın