Bizi Modern Zaman Tepti

Eskiden insanoğlunun duygu, düşünce ve davranışlarını daha çok din ve yine büyük ölçüde dinin etkilediği geleneksel değerler yönlendirirdi. Kimi Allah sevgisi kimi de korkusu yüzünden ama mutlaka din kaynaklı kaygılar sebebiyle hal ve hareketlerine çekidüzen verirdi. Bu çarkın dışında olanlar da ele güne karşı mahcup olmamak yani kuldan utanma duygusu sebebiyle bu minvalde davranırlardı. Dolayısı ile din toplumları ve tüm değerleri, insanlar birbirlerini etkiler; dışarıdan gelebilecek bozulma cereyanlarına karşı son derece dirençli bir sosyal bünye / kampüs içersinde yaşayıp gidilirdi.

Hatalar, sorunlar yok muydu, kuşkusuz ki vardı. Ancak toplumlar ne şimdiki kadar sağlıksızdı ne de şimdiki kadar azgın, taşkın ve de mutsuz!

ŞİMDİ

Cinnet, cinayet, acımasızlık, zulüm, ilgisizlik, lakaytlık, saygısızlık, bencillik, narsizm, hedonizm, güç, çıkar duygusu gibi illetlerin her bünyeyi sardığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünyaya modern zaman diyorlar. Bu telkin uyanışın önündeki en sinsi perde. Bu telkin operasyon sonrası ayıkmayı geciktiren en zehirli narkoz. Hemen belirteyim ki nacizane ben yanıyorum da daha çok buna yanıyorum! Modern zamanmış ya yaşadığımız asır, ona!

HALİYLE

Haliyle eskiden yanlış yapan birisine biraz sesinizi yükselterek, “Allah’tan kork, Allah’tan…” derdiniz. Kişi hemen irkilir, bir anda kendisine geliverirdi. Şimdi desen bunu, adam daha “doğru düzgün” Allah’a bile inanmıyor ki korkusunu duysun! Haliyle bu tepkiniz de bir işe yaramıyor.

“Utan, kuldan utan” deseniz Allah’ı takmayan modern insan onun aciz kulunu ipler mi, iplemiyor haliyle! Bir de üstüne mahalle baskısı, özgürlük deniliveriyor ki kötülüklerin önündeki son bariyer de  bu vesileyle yıkılıp gidiyor. Kötülükler alsın başını gitsin ziyanı yok; yeter ki özgürlükler sınırsız olsun. Yeter ki herkesin arzu ve isteklerinin hududu herkesin kendi bireysel özgürlüklerinin en üst sınırı olsun. Modern dünyadaki en baskın mantık bu! Zaten bu bozuk mantık ve onun beslediği hastalıklı ruhsal bünye yüzündendir ki eğitim süreleri uzadıkça uzuyor lakin on yıllardır içinden bir Mevlana, bir Aristo, bir Farabi, bir Platon, bir Yunus çıkaramıyor, yaşadığımız dünya!

Neyse… Allah’tan korkmayan, kulundan ise utanmayan modern zaman insanına, “Etme bulma dünyası, ilerde senin de başına gelir” veya, “Susma, sustukça sıra sana gelecek” demek kalıyor. Son olarak bu çare kalıyor diyorsunuz geriye. Millet şu anı önemsemiyor ki ta ilerde söz konusu olabilecek bir ihtimale bakarak halihazırına çeki düzen versin. Bu da sonuç vermiyor doğal olarak.

Belki bir ihtimaldir diyerek, en son çare olarak, “Ne halin varsa gör” demek kalıyor elinizde – avucunuzda. Enteresandır, bu tipler öyle kötü bir hal falan da pek görmüyorlar yaşamlarında. Bu da onlara cesaret veriyor muhtemelen!

SONUÇ

Herkesin birbirine şüpheli gözlerle baktığı, karşılaştıklarında bir işi falan düşüverir diye ayaklarıyla geri geri kaçtığı bir dünya…

Maazallah borç falan ister diye birbirlerinin selamını bile almak istemeyen, kalabalıklar içersinde yapayalnız yaşayan, sonra da can sıkıntısından, sevgi ve saygı eksikliği yüzünden mide sancısı çekiyormuşçasına kıvranan insanlar…

Kanka dedikleri bir – iki günübirlik arkadaşa yahut içkiye – kumara –  sigaraya – uyuşturucuya sığınanlarla dolu kabus gibi bir yüzyıl!

Yazının başlığında da dedim: Galiba bizi modern zaman tepti.

Galiba bizi modern zaman çarptı!

izzetgullu

Psikolog

Bir yanıt yazın